
Tanıma ve tenfiz kararı, yabancı mahkeme kararına kesin delil ve kesin hüküm vasfını kazandırır. Yabancı mahkeme kararının kesin hüküm ve kesin delil etkisi, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder. Yani taraflar yabancı mahkeme kararının kesinleştiği anda boşanmış sayılırlar.
Bu sebeple, yabancı mahkemece verilen ve kesinleşen boşanma kararının tanınması halinde yabancı mahkeme kararında kusur incelemesi yapılmamışsa Türkiye’de açılan boşanmaya davalı tazminat istemli davalarda da kusur belirlemesi yapılamayacağı gözetilmelidir.
Esas No : 2024/1003
Karar No : 2024/2481
T. C. Y A R G I T A Y 2 . H U K U K D A İ R E S İ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A Y A R G I T A Y İ L Â M I
Esas No : 2024/1003
Karar No : 2024/2481
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Gölbaşı(Ankara) 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
TARİHİ : 28.06.2022
SAYISI : 2016/100 E., 2022/460 K.
DAVACI : Birce Narığaç vekili Avukat Ayfer Oğuz Ranıpka
DAVALI : Oğuz Rakla vekili Avukat Nisa Nalpak
DAVA TARİHİ : 28.03.2014
KARAR : Kabul
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
Taraflar arasındaki davacı kadın vekili tarafından boşanmadan sonra açılan tazminat davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 04.08.2010 tarihinde evlendiklerini, davalının çocuğu ile birlikte ayrı bir evde oturmaya başladıklarını mutlu bir yaşam kurduklarını, davalının anne ve babasına olan bağımlılığı nedeniyle müvekkilinin bütün zamanını kayınpederi ve kayınvalidesi ile birlikte geçirmeye başladığını, kendine bilet aldığını Türkiye ye göndereceğini söylediğin ısrarla gitmek istemediğini söylemesine rağmen davalının Türkiye ye gönderdiğini vize başvurusunda bulunmadığını, daha sonra davalının açtığı boşanma davası sonucu tarafların boşandıklarını Avusturya da akrabaların yanında kaçak olarak bir süre yaşadığın daha sonra Türkiye ye döndüğünü 1,5 yıllık evliliği boyunca sürekli aşağıladığını psikolojik olarak ezildiğini, çalışma ve oturma hakkının elinden alındığını ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 178 nci maddesi gereğince 50.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, Almanya da ikamet ettiğini Türkiye de daimi ikametgahının bulunmadığını,Türkiye geldiğinde daha çok Bakırköy çevresinde bulunan biri olduğunu, görevli ve yetkili mahkemenin Bakırköy aile mahkemeleri olduğunu belirterek yetkisizlik talebinde bulunarak dosyanın yetkili Bakırköy Aile mahkemelerine gönderilmesini, neticeten davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Gölbaşı (Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.11.2014 tarih ve 2014/155 Esas, 2014/421 Karar sayılı kararı ile “… davalını yerleşim yerinin 6100 sayılı HMK’nın 6. maddesine göre İstanbul olduğu anlaşılmakla davalının yetki itirazının kabulü ile dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Nöb. Aile Mahkemesine gönderilmesine…” karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 17.12.2015 tarih 2015/15626 Esas, 2015/24337 Karar sayılı kararı ile “… Görev, kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun, 5133 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (m.118-395) kaynaklanan bütün davaların, aile mahkemeleri kurulan yerlerde bu mahkemelerce bakılacağını; aynı Yasanın 2. maddesi de, aile mahkemesi kurulmayan yerlerde bu kanun kapsamına giren dava ve işlerin asliye hukuk (aile) mahkemelerinde bakılacağını hükme bağlamıştır. Şu halde Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekir. (H.G.K. 16.11.2005 tarih ve 2/673-617 sayılı kararı) Bu açıklama karşısında; davaya “Aile Mahkemesi” sıfatıyla bakılması…” gerektiği gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece bozma ilamına uyularak davaya “aile mahkemesi sıfatıyla” bakılmasına karar verilmiş ve Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, erkeğin davacı kadın ile Almanya’da ilgilenmemesi, vize işlemlerini tamamlamasına yardımcı olmaması, bu nedenle kadının Almanya’da hastaneye gitme dahil pek çok haktan yararlanamaması, tanıkların bizzat davalı erkeğin annesinden davacı kadını Türkiye’ye göndermeyi istediklerini duyması, tüm tanık anlatımlarına göre davacı kadının rızası dışında evden gönderildiğinin sabit olması ve tanık Hande B.’nın beyanına göre davacı kadının evden gönderilmesinden sonra davalı erkeğin maddî destekte bulunmayarak davacının mağduriyetine sebebiyet vermesi, erkeğin tam kusuru ile birliğin sarsılmasına sebebiyet verdiğinin sabit olması gerekçesi ile davanın kabulüne, kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece yeterli araştırma yapmaksızın eksik inceleme sonucu davanın kabulüne karar verildiğini, Almanya Lindan Bölge Mahkemesi Aile Davaları Bölümünün 002 F 79/12 dosya no 15.04.2013 tarihli kararıyla anlaşmalı olarak boşanmadıklarını, anlaşmalı boşanma davasına rağmen bilahare maddî-manevî tazminat talepli bir davanın açılması kötü niyetli olduğunu, bu davanın Almanya’daki kararın kesinleşmesinden 1,5 yılı aşkın bir zaman sonra ikame edildiğini, kadının her hangi bir zararının da olmadığını ileri sürerek tamamı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yabancı mahkemece verilen boşanma kararında kusur belirlemesi yapılmadan boşanmaya ve bu kararın Türkiye’de tanınmasına karar verildikten sonra yeniden kusur belirlemesi yapılarak davacı yararına tazminata hükmedilmesinin hatalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddesi ile 285 inci ve devamı maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 178 nci maddesi. 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu’nun (5718 sayılı Kanun) 58 inci ve 59 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
Somut uyuşmazlıkta; tarafların Almanya Lindan Bölge Mahkemesi Aile Davaları Bölümünün 002 F 79/12 dosya nolu kararıyla anlaşmalı olarak 14.06.2013 kesinleşme tarihli kararı ile boşandıkları, bu kararın Türkiye’de tanınmasına ve tenfizine karar verildiği ve kararın 19.12.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. 5718 Sayılı Kanun’un 58 inci maddesi uyarınca tanıma ve tenfiz kararı, yabancı mahkeme kararına kesin delil veya kesin hüküm vasfını kazandırır. 5718 sayılı Kanun’un 59 uncu maddesi gereğince ise tanıma ve tenfiz halinde, yabancı mahkeme ilamının kesin hüküm ve kesin delil etkisi, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder. Diğer bir ifade ile, taraflar yabancı mahkeme kararının kesinleştiği anda boşanmış sayılırlar. Boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilamında davalı erkeğe ilişkin bir kusur belirlemesi yapılmadığına ve artık yabancı mahkeme ilamı Türk Mahkemesi bakımından kesin delil ve kesin hüküm gücünü kazandığına göre, eldeki davada yazılı şekilde davalı erkeğe kusur yüklenmesi ve buna bağlı olarak davacı kadının davasının kabulü ile kadın yararına maddî ve manevî tazminata karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple,
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
16.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Ağır Ceza Avukatı
Özellikle Ankara ağır ceza avukatı olarak bir çok hizmet alanlarımız vardır. Ceza davalarında müvekkilimiz olmak için bizlere ulaşabilirsiniz.
Ara
Boşanma Avukatı
Ülkemizin başkenti Ankara boşanma avukatı olarak sizlerin aile birleşmeleri ve davalarında her konuda yanınızda oluyoruz.
Hukuki Dilekçe
Hukuki Dilekçe; bir arzuyu belirtmek, herhangi bir konuda talepte bulunmak ve herhangi bir konuda bilgi vermek amacıyla özel kurumlara ya da resmi kurum, kuruluş ve gerçek kişilere yazılmakta olan imzalı başvurulara denmektedir. Dilekçelerin en temel özellikleri; yasal bir sonuç doğurabilme kapasitesinin olmasından kaynaklanmaktadır. Dilekçeyi veren ve dilekçeyi alan kişi açısından oldukça fazla önem arz etmektedir.
Kategorilerimiz
Son Hukuk Yazıları
- Tek Celsede Boşanma Kaç Gün Sürer? Ankara Avukatlık Bürosu
- İnşaat Hukuku Davası El Atma Ankara Avukatlık Bürosu
- Asliye Ceza Mahkemesi Nedir? | Ankara Avukatlık Bürosu
- Sosyal Medyada Hakaret ve Dijital Ortamda İftira Davaları – Ankara Avukatı
- Çocuğun Velayeti Hangi Durumlarda Değişir? – Ankara Avukatlık