Resmi Belgede Sahtecilik Suçunda İğfal Kabiliyeti
Resmi Belge Nedir?
İğfal Kabiliyeti (Aldatıcılık Unsuru) Nedir?
İğfal Kabiliyetinin İncelenmesi
Resmi Belge Nedir?
Resmi belge, hukuken yetkili kabul edilen kişi tarafından görevi nedeniyle, kanunlardaki esaslara uygun düzenlenen yazıdır. Resmi belgede sahtecilik ise hukukun kendi enstrümanlarıyla kamunun güven duyduğu bir belgenin gerçeğe aykırı düzenlenmesi, tamamının veya bir kısmının değiştirilmesidir.
İğfal Kabiliyeti (Aldatıcılık Unsuru) Nedir?
İğfal kabiliyeti, belgede sahteciliğin başkalarını aldatabilecek şekilde yapılmasıdır.1 Yani belgenin kişiyi aldatabilecek güce sahip olmasına iğfal kabiliyeti denir. Belgede sahtecilik suçlarının müşterek unsurlarından biridir. Diyarbakır BAM 8. CD 10/12/2019 Tarih ve 2019/140 E., 2019/163 K. Sayılı kararı ile belgedeki sahteciliğin belirsiz sayıdaki kişiyi kandırabilecek güç ve nitelikte olması şeklinde aldatma niteliği yani iğfal kabiliyeti açıklanmıştır. Bu nitelik, suçun bütün seçimlik hareketlerinde aranmıştır.
TCK m. 204 hükmünün madde gerekçesinde aldatıcılık unsurunun niteliği “… sahteliğin beş duyuyla anlaşılabilir olmaması gerekir. Özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge, sahte olarak kabul edilmesi gerekir.” biçiminde açıklanmıştır.
Aksi yönde sahteliğin herkesçe anlaşılacak nitelikte olması veya kişinin araştırma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi veya yerine eksik getirilmesi sebebiyle aldatma niteliğinin tespit edilememesi, iğfal kabiliyetinin bulunduğu sonucunu doğurmaz. Bu durumda aldatıcılık unsuru eksik kabul edilmektedir.
İğfal Kabiliyetinin İncelenmesi
İncelemenin yapılmasına ilişkin Yargıtay CGK 26.05.2015 Tarih ve 2013/11-813 E., 2015/161 K. Sayılı kararı ile söz konusu belgenin aldatma yeteneği olup olmadığının incelenmesi öncelikle yargılamayı yürüten mahkemeye ait olduğunu tespit etmiştir. Buna göre bu inceleme yargılama mercii tarafından bizzat yapılmalıdır. Buna ek olarak mahkemenin bilirkişi görüşü alabileceği de Yargıtay tarafından kabul edilmektedir.
Aldatma unsurunun varlığının tespitine ilişkin olarak Yargıtay 15. CD. 12.02.2020 Tarih ve 2017/11113 E., 2020/1934 K. Sayılı kararında; “Her ne kadar sanığın sahte olarak düzenlemiş olduğu nüfus cüzdanları ve sürücü belgeleri ele geçirilememiş ise de sahte olan bu belgelerin kiralama ve satış işlemlerinde kullanıldığı fotoğrafların aynı kişiye ait olması nedeniyle bu belgelerin sahte olduğu konusunda kuşku bulunmadığı, yine bu belgelerin hem noterde satış işleminde hem de kiralama sözleşmesinde kullanılmış ve sahte oldukları fark edilmemiş olduğundan aldatma özelliğinin bulunduğu konusunda herhangi bir kuşku bulunmadığı, bu nedenle sanığın üzerine atılı suçları işlediği iddia edilen olayda; sanığın savunması, katılan ve müşteki beyanları, bilirkişi raporu ile dosya kapsamından sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik mahkemenin mahkumiyet yönünde kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.” şeklinde incelenmiştir.
Ayrıca belgede sahtecilik suçlarında iğfal kabiliyeti yani aldatıcılık unsurunun mahiyetine ilişkin öğretide çeşitli görüşler bulunmaktadır. Ancak genel çerçeve bahsedildiği üzere aldatıcılık unsurunun suçun maddi unsuru olduğu yönündedir. Nitekim Yargıtay 11. CD. 13.10.2010 Tarih ve 2010/1705 E., 2010/11067 K. Sayılı kararında; “Sahtecilik suçlarında, suçun maddi öğesi olan aldatıcılık yeteneğinin takdiri mahkemeye ait olduğu da gözetilerek” denmek suretiyle bu genel çerçeveyi açıklamıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.01.2019 Tarih ve 2016/319 E., 2019/22 K. Sayılı Kararı ile; “Söz konusu suçu oluşturan seçimlik hareketler, resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemektir.’ 205. maddedeki ‘bozma’ ile 204. maddedeki ‘değiştirme’ fiilleri, birbirine yakın, hatta aynı olabilir. Aradaki fark, ‘aldatıcılık’ vasfıdır. Nitekim bu hususa, hem 204, hem de 205. maddenin gerekçesinde yer verilmiştir. 205. maddenin gerekçesine göre, sahtecilik suçu, düzenlenen belgenin veya belgede yapılan değişikliğin başkasını aldatıcı nitelikte olmasını gerektirir. 205. maddedeki, ‘resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme’ suçunun işlenmesi ise başkasını aldatma özelliği taşımayabilir. 204. madde gerekçesine göre de, ‘mevcut olan resmi belge üzerinde sahtecilikten söz edebilmek için, yapılan değişikliğin aldatıcı nitelikte olması gerekir. Aksi takdirde, resmi belgeyi bozma suçu oluşur.’ Öğretide de bu farka dikkat çekilmiştir.” aldatıcılık unsurunu açıklamıştır.
Yargıtay 6. Ceza Dairesi, 1985 tarihli bir içtihadında “Zararın doğması için aldatma olgusunun hukuken korunan güveni sarsacak oran ve düzeyde olması gerekir. Sahtecilik ilk bakışta anlaşılabilir ve kuşku uyandırabilecek nitelikte ise aldatma gücünü yitireceğinden ve suçun hukuki konusu olan kamu güveni sarsılmayacağından zarar da doğmayacak ve hareket sahtecilik cürmünü oluşturmaya elverişli bulunmayacaktır.” hükmü ile aldatma unsurunu anlaşılabilirlik bakımından değerlendirmiştir.