Boşanma davasında tanık beyanı nedir? Boşanma davasında tanığın önemi? Boşanma davasında nasıl tanık dinletilir? Boşanma davasında yalancı tanıklık? Boşanma davasında tanığa soru sorma? Gibi sorularınıza cevap bulabilmeniz için yazımızı okuyabilirsiniz.
- Boşanma Davasında Tanık Beyanına Başvurma
Boşanma davasında taraflar, özellikle çekişmeli boşanma davalarında birbirlerine karşı bulundukları aleyhte delilleri ve beyanları ortadan kaldırmak için üçüncü bir göz olarak kabul edebileceğimiz tanık beyanına başvurmaktadırlar. Tanık olarak sayılabilecek kişiler, boşanma aşamasındaki evli çiftin komşuları, akrabaları, aile dostları olabileceği gibi aynı hanede yaşayan çocukları da olabilmektedir.
Mahkemede dinletilecek tanıklar, önceden dilekçe ile mahkemeye sunulmalıdır. Mahkemeye gerekli bildirimin yapılmasından sonraki ilk duruşmada bildirilen tanıklar dinlenmektedir. Hâkim huzurunda dinlenen tanıklara öncelikle gerçekleri söyleyeceğine, yalan tanıklık yapmayacağına dair hakim tarafından yemin ettirilir. Yemin eden tanık, eğer yalan tanıklığa başvurursa da yaptırım uygulanacağı bilgisi kendisine verilir. Ardından hâkim tanığın ifadelerini dinlemeye başlar ve duruşma tutanağına kaydettirir.
Tanık, duruşma sırasında hâkime taraflar arasında yaşanan olaylar hakkındaki bilgisi, görgüsü ve duyumlarını anlatır. Hâkim bu aşamada olayın akışı içerisinde tanığa sorular sorabilmektedir. Sorulan sorulara karşı cevap verme hususunda tanık, bildiklerini aktararak, bilmediklerini ise bu anlama gelecek kelimeler ile ifade etmelidir.
Tanık beyanı, delil niteliği bakımından takdiri delillerden sayılmaktadır. Yani hâkim hangi tanığın beyanının esası etkileyeceğine, hangi tanığın beyanını dikkate almayacağına kendisi karar verir. Verdiği bu karar, her ne kadar kendi takdirine dayansa da gerekçeli kararında tanıkların beyanlarını hangi açılardan kabul veya reddettiği ve hangilerini dikkate alarak hüküm verdiğini belirtmesi gerekir.
Taraflar, profesyonel olarak bir avukattan yardım alarak tanıklarını lehine olacak şekilde seçmeye özen göstermelidirler. Aksi halde tanıkları beyan konusunda herhangi bir yönlendirmeye tabi tutamayacakları için tanıkların mahkemede belirttikleri hususlar eğer aleyhine olacak şekilde ise, hükmü etkileyecek nitelikteki olumsuz sonuçlar ile karşılaşabilirler. Bu sebeple tanık göstermek isteyen taraf, vekili ile birlikte tanığa mahkeme süreci ile ilgili gerekli bilgileri vermeli, diyalog halinde olmalı, tanığının mahkeme huzurunda beyanda bulunurken sakin kalması ve hâkimin sorduğu sorulara aynı sakinlikle bilgisi dahilinde cevap vermesini istemeli, tanığının görgü ve duyumlarını gerçeğe sadık kalacak şekilde taraflar arasındaki ilişkiyi anlatmasını istemeleri gerekmektedir.
- Tanık Beyanını Yazılı Verebilir Mi?
Türk hukuk sistemimizde tanık, beyanını doğrudan mahkeme huzurunda hâkime karşı vermelidir. Bazı kişiler kendilerini yazılı olarak daha iyi ifade edeceğini düşünmekte ve insanların önünde soğukkanlılıkla açıklama yapamayacaklarına kanaat getirseler de bizim sistemimizde yazılı olarak alınan veya noter tasdikli olarak alınan yazılı beyan, tanık beyanı deliline karşılık gelmemektedir.
Tanıklar muhakkak kendisinin tanıklığına başvurulacak mahkemeye gitmek zorunda değildir. İmkanları dahilinde kendisini çağıran mahkeme huzurunda bulunamıyorlarsa, yerleşim yerlerindeki mahkemeye giderek hakim huzurunda tanık olarak beyanda bulunabilirler. İstinabe olarak ifade ettiğimiz bu hususta mahkeme, huzuruna gelemeyecek olan tanıklar için tanıkların bulunduğu yerleşim yeri mahkemesindeki görevli mahkemeye yazılı olarak istemde bulunur. Yazılı istemi alan mahkeme de kendisini görevli gördüğü taktirde tanığın beyanını alabilmektedir.
- Boşanma Davasında Tanıklıktan Çekinmek Mümkün Müdür?
Boşanma davasında yukarıda saydığımız gibi kişilerin çocuklarından akrabalarına, en yakın arkadaşlarından komşularına kadar birçok kişiyi, tarafların evliliğinde geçen olaylara dair bilgisi ve görgüsünden yararlanmak için tanık olarak gösterebilmek mümkündür.
Tanık olarak gösterilen kişiler, mahkemenin kendisine bu hususun bildiriminden sonra tanıklıktan çekinme hakkına da sahiptir. Tanıklık, kamu düzeninden gelen bir kurum olup anayasal olarak da güvence altına alınmıştır.
HMK’nın 247 ve 248. Maddelerinde tanıklıktan çekinme hususu belirtilmiştir. Bu husus “ Kanunda açıkça belirtilmiş olan hâllerde, tanık olarak çağrılmış bulunan kimse, tanıklık yapmaktan çekinebilir.
Kişisel nedenlerle tanıklıktan çekinme sebeplerinin varlığı hâlinde, hâkim tanık olarak çağrılmış kimsenin çekinme hakkı bulunduğunu önceden hatırlatır.” Şeklinde ifade edilmiştir.
Kanunen kendisine tanıklıktan çekinme hakkı tanınan kişiler kimlerdir diye bakacak olursak, HMK’nın 248. Madde hükmünü incelememiz gerekir. Buna göre “Aşağıdaki kimseler tanıklıktan çekinebilirler:
- İki taraftan birinin nişanlısı.
- Evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi iki taraftan birinin eşi.
- Kendisi veya eşinin altsoy veya üstsoyu.
- Taraflardan biri ile arasında evlatlık bağı bulunanlar.
- Üçüncü derece de dâhil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi kayın hısımları.
- Koruyucu aile ve onların çocukları ile koruma altına alınan çocuk.” Kişisel nedenlerle tanıklıktan çekinme hakkına sahiptir.